Soru:
Google’dan reklam hizmeti alıyoruz. Bu durumun vergi kanunları karşısındaki durumu nedir?
Cevap:
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN :
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1’inci maddesinde, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, 1/2’nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatı işlemlerinin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Yine, Kanunun 6/b maddesine göre hizmet ifalarında işlemin (hizmetin) Türkiye’de yapılmış sayılması için, hizmetin Türkiye’de yapılması veya hizmetten Türkiye’de faydalanılması gerekmektedir.
Aynı Kanunun 8’inci maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işi yapanların verginin mükellefi olduğu belirtildikten sonra 9/1’inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır.
15 seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (c) bölümünde ise;
“Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesine göre işlemler Türkiye’de yapıldıkları takdirde vergiye tabi tutulabilecektir. Aynı Kanunun 6/b maddesine göre, Türkiye’de yapılan, değerlendirilen veya faydalanılan hizmetler Türkiye’de ifa edilmiş sayılacaktır. Yurt dışındaki firmalara yaptırılan hizmetlerden bu kapsama girenlerin vergiye tabi olacağı açıktır. Bu gibi hizmet ifalarında mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla birlikte, firmanın Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmaması halinde vergi, sözü edilen Kanunun 9’uncu maddesi gereğince hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.” denilmiştir.
Buna göre, yurt dışındaki Google firmasının, firmanıza verdiği reklam hizmetinden yurt içinde (Türkiye’de) yararlanıldığından, ödenecek hizmet bedeli KDV’ne tabi olup, bu tutar üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin firmanız tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no’lu KDV beyannamesi ile beyan edilip ödenmesi ve aynı döneme ilişkin 1 no’lu KDV beyannamesinde genel hükümlere göre indirim konusu yapılması gerekmektedir.
* 27.01.2000 tarih ve 4503 sayılı Kanunla KDV Kanununun 6’ıncı maddesinde geçen “değerlendirme” ibaresi kaldırılmış olduğundan Tebliğde hükmü kalmamıştır.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN :
22.01.1997 tarih ve 22885 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 253 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “B-Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler” başlıklı bölümünde;
“Vergi Usul Kanunu’nun kayıt nizamına ilişkin 215’inci maddesinde, bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulmasının mecburi olacağı belirtilmiş, 227’nci maddesinde de “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almıştır. Söz konusu kayıtların ise aynı Kanunun 229’uncu ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bu hükümlere göre, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içindeki noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik ettirdikten sonra defterlerine gider olarak kaydedebilmekte idiler.
Ancak, bu işlemlerin yurt dışı temsilciliklerimizdeki iş yığılmalarına neden olduğu, mükellefler bakımından da ağır külfetler getirdiği anlaşıldığından, anılan Kanunun mükerrer 257’nci maddesinin Bakanlığa verdiği yetkiye dayanılarak, bu Genel Tebliğ ile yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında alınan belgelerin, yurt dışındaki temsilciliklerimizde veya yurt içinde noterlerde Türkçe’ye tercüme ve tasdik edilme zorunluluğu kaldırılmıştır.
Buna göre, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar.” ifadesine yer verilmiştir.
Bu itibarla, Google firmasından gelen belgelerde yazılı bedellerin, belgelerin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek kayıtlarınızda gösterilmesi gerekmektedir.
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Dar Mükellefiyette Vergi Kesintisi” başlıklı 30’uncu maddesinde; dar mükellefiyete tabi kurumların, yine aynı maddede yer alan fıkralarda/bentlerde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslarda dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı, hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanunun 22’nci maddesinin (1)’inci fıkrasında; “Dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanır.
...” hükmü yer almaktadır.
Söz konusu Kanunun 6’ıncı maddesinin (1) ve (2)’nci fıkralarında; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, belirtilmiştir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesinde; Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin (Dar mükelleflerin) sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri; aynı Kanunun 7’nci maddesinde ise; ticari kazançlarda kazanç sahibinin Türkiye’de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanması halinde, kazanç veya iradın Türkiye’de elde edilmiş sayılacağı, hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, bahsedilen Kanunun 8’inci maddesinde; iş yerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tayin olunacağı belirtilerek; daimi temsilci, bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayri muayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muameleler ifasına yetkili bulunan kimseler, olarak tanımlanmıştır. Yine aynı maddede; ticari mümessiller, tüccar vekilleri ve memurları ile ticaret kanunu hükümlerine göre acente durumunda bulunanlar ile temsil edilene ait reklam giderleri hariç olmak üzere giderleri devamlı olarak kısmen veya tamamen temsil edilen tarafından ödenenler başkaca şartlar aranmaksızın temsil edilenin daimi temsilcisi sayılacakları, hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 156’ncı maddesinde; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerler, olarak tanımlanmıştır.Buna göre, dar mükelleflerin Türkiye’de elde ettiği ticari kazançların Türkiye’de vergilendirilebilmesi için söz konusu mükelleflerin bu kazançları, işyerleri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla elde etmeleri gerekmektedir.
Bu hükümler ve açıklamalar çerçevesinde; Google firmasının internet ortamında işletmenize sağlamış olduğu reklam hizmetleri karşılığında elde etmiş olduğu kazanç, ticari kazanç olmakla birlikte, söz konusu firmanın bu kazancı, Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcisi vasıtası ile elde etmemesi nedeniyle, adı geçen firmanın bu kazançlarının Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, bu kazanç ve iratlar Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30’uncu maddesinde tevkifat yapılacak kazanç ve iratlar arasında sayılmadığından, bu kazanç ve iratlar üzerinden kurumlar vergisi kesintisinin de yapılmayacağı tabiidir.
Koray ATEŞ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
E. Öğretim Görevlisi - Denetçi
korayates@muhasebetr.com
www.MuhasebeTR.com
(15.04.2010)
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.