Tarih: 28 Mayıs 2007
ÖZ
Vadeli
satışlarda faiz tutarının, satılan mal ya da hizmet satış bedeline dahil
edilerek raporlanması, muhasebenin dönemsellik ilkesine aykırı olarak dönem
kârının olduğundan fazla hesaplanmasına neden olmaktadır. Üstelik, satışlar
rakamına eklenmiş olan faiz tutarı, işletmenin brüt kârlılığının doğru olarak
hesaplanmasına da engel olmaktadır. Ülkemizde işletmelerin çoğunda uygulanan
muhasebe kuralları vergi kanunlarınca düzenlenmiştir.
Vadeli
satışlarda faizin muhasebeleştirilmesi ve raporlanmasına vergi kanunlarının
yaklaşımı ile Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’nın (UFRS) yaklaşımı
arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar özellikle, faizin
hesaplanması, gelir olarak tanınma zamanı ve raporlama şekli hususları ile
ilgilidir. Bu çalışmada UFRS ve vergi kanunlarının ilgili konu ile ilgili
farklılıkları karşılaştırmalar yapılarak belirlenmiştir. Ayrıca varsayımsal
örnekler üzerinde söz konusu farklılıklar
rakamsal
olarak açıklanmıştır.
Anahtar
Sözcükler:
Finansal
Tablolar, Faiz, Kredili Satışlar, UFRS, VUK
Abstract
Adding the
amount of interest in the amount of sales and therefore reporting the amount of
interest as a part of the operating revenues on the income statement cause
overstatement of the net income. This way of reporting also conşicts with the
matching principle of accounting. Further, the amount of sales, that consist of
the amount of interest, prevents appropriate calculation of gross margin and
gross margin ratio. In Turkey, accounting rules that are used by the most of
the companies are set by the Turkish tax regulations.
There are
significant differences between the approach of the tax laws and approach of
IFRS to the accounting and reporting of the interest amount in credit sales.
These differences, especially, are related to the way of calculation of interest,
to the timing of recognition as revenue and the way of reporting. In this study,
the differences have been determined by a comparison of IFRS and tax laws on the
related subject.
In addition,
these differences have been explained with the help of hypothetical numeric
examples.
Keywords:
Financial Statements, Interest, Credit Sales, IFR
GİRİŞ
Vadeli satışlar olarak da adlandırılan kredili satışlarda, satış fiyatı çoğu
zaman “vade farkı” ya da diğer bir deyişle “faiz tutarı”nı da kapsamaktadır. Bu
durum, kredili satışlarda, “satış hasılatı tutarı ile faiz tutarının birbirinden
nasıl ayrıştırılacağı” ve “bu tutarların gelir olarak ne zaman kabul edileceği”
sorularını ortaya çıkarmaktadır.
Bu konu
“Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarında” (UFRS) “Gelirler” başlıklı
standart olan Uluslar arası Muhasebe Standardı (UMS) 18’de ele alınarak
düzenlenmiştir. Bu standartta, satış hasılatı tutarı ve buna bağlı olarak ortaya
çıkan faiz tutarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Ayrıca, bu tutarların ne
zaman gerçekleşmiş kabul edilerek finansal tablolarda yer alması gerektiğiyle
ilgili
kurallar da
aynı standartta belirlenmiştir.
Türkiye’de
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK)
mevzuatına tabi kuruluşlar UFRS’ye uygun raporlama yapmaktadırlar. Buna karşı
lık, Türkiye’de faaliyette bulunan işletmelerin sayısal olarak büyük çoğunluğu
ise finansal raporlamalarını
Vergi Usul
Kanunu (VUK) hükümleri ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde
yapmaktadır. VUK ile UFRS kredili satışların muhasebeleştirilmesi ve
raporlanması ile ilgili olarak farklı hükümler ortaya koymaktadır.
Bu çalışmada
konuyla ilgili UFRS ve VUK hükümleri karşılaştırılarak incelenmiş ve
farklılıklar örneklerle vurgulanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde, kredili
satışlar ve kredili satışlarda faiz uygulaması açıklanmış, konuya ilişkin
muhasebe ve raporlama sorunları ortaya konulmuştur. ikinci bölümde,
bu sorunlara
UFRS ve VUK hükümlerinin yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve
farklar saptanmıştır. Sonuç bölümünde ise, UFRS hükümlerine uygun raporlama
yapacak işletmelerde, UFRS ve VUK arasındaki konuyla ilgili farklılıklardan
kaynaklanan sorunların aşılmasına yönelik çözüm önerileri sunulmuştur.
1. KREDİLİ
SATIŞLARIN MUHASEBELEŞTİRİLMESİNDE SORUNLAR
Mal veya
hizmet satışlarında satış tutarının tahsilinin satış tarihinden daha sonraki bir
tarihe ertelenmesi durumu kredili satış olarak tanımlanmaktadır. Kredili satış
sonucu doğan alacak, senetli veya senetsiz olabilmektedir.
Genellikle
bir mal veya hizmetin peşin satış fiyatı ile kredili satış fiyatı arasında bir
fark vardır. Bu fark faizdir. Uygulamada faiz, mal ya da hizmetin peşin satış
fiyatından ayrı olarak belirlenebilmekte, veya satış fiyatına eklenmektedir.
Faizin mal ya
da hizmetin satış fiyatından ayrı olarak belirlendiği durumda sorun yaşanmazken,
faizin satış fiyatına dahil edildiği durumda bazı muhasebe sorunları ortaya
çıkmaktadır. Bu muhasebe sorunlarını aşağıdaki gibi sınıflandırmak mümkündür:
Faiz
tutarının belirlenmesi ve satış tutarından ayrıştırılmasına ilişkin sorunlar,
Faiz tutarının gelir olarak kabul edileceği dönemin belirlenmesi ve
raporlanmasına ilişkin sorunlar.
Mal veya
hizmet satışı yapan işletmelerde gelir tablosunda “Satışlar” tutarı sadece esas
faaliyet konusu mal ve/veya hizmetlerin satışından doğan geliri kapsamalıdır. (IFRS,
Framework, p.72) Faiz geliri ise bu tür işletmeler için faaliyet dışı gelir
olup, Gelir Tablosunda “Satışlar” tutarı içinde raporlanmamalı ve “Diğer
Gelirler” başlığı alında raporlanmalıdır. Çünkü bu gelir, mal ve hizmet satışı
sırasında alıcının finanse edilmesinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Satış
fiyatı nın faiz tutarını da içerecek şekilde belirlenmesi durumunda ise, toplam
satış fiyatı içindeki vade farkı tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu tutarın belirlenmesi ve toplam satış tutarından ayrıştırılması da bir sorun
olarak karşımıza çıkmaktadır. Kredili satışlardaki vade farkı olan faiz geliri
toplam satış tutarından ayrıştırıldıktan sonra, bu faiz gelirinin faaliyet
dönemleriyle nasıl ilişkilendirileceği ve finansal tablolarda nasıl
raporlanacağı da bir diğer muhasebe
sorunu olarak
ortaya çıkmaktadır. Söz konusu sorunları saptamak amacıyla aşağıda bir örnek
verilmiştir.
ÖRNEK 1:
Alfa
işletmesi 1 Aralık 200A tarihinde peşin satış fiyatı 1.000,00 YTL olan malı Beta
işletmesine, 1 Mart 200B tarihinde ödenmek üzere 1.030,30 YTL’ye kredili olarak
satmıştır (işlemi basitleştirmekiçin KDV ihmal edilmiştir).
Alfa
işletmesi için, bu örnekteki veriler doğrultusunda finansal raporlama açısından
cevap verilmesi gereken sorular ise aşağıdaki gibidir:
a) Alfa
işletmesinin “Satışlar” tutarı nedir?
b) Bu
“Satışlar” tutarıyla ilgili olarak ortaya çıkan ve dönem sonunda raporlanacak
olan “Alacaklar” tutarı ne kadardır?
c) Söz konusu
“Alacaklar” tutarı nasıl raporlanmalıdır?
d) Satış
fiyatına dahil edilmiş olan “Faiz” nasıl raporlanmalıdır?
e) 200A ve
200B faaliyet dönemlerine ait faiz gelirleri tutarı ne kadardır?
Yukarıdaki
soruların cevapları, UFRS ve VUK açısından farklılıklar göstermektedir.
Bundan
sonraki bölümde, yukarıdaki sorulara ilişkin cevaplar UFRS ve VUK kapsamında
incelenmiştir.
2. UFRS ve
VERGİ USUL KANUNU KAPSAMINDA KREDİLİ SATIŞLARIN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE
RAPORLANMASI
2.1. UFRS’ye Göre Kredili Satışların Muhasebeleştirilmesi ve Raporlanması
Uluslararası
Muhasebe Standartları Kurulu kredili satışlarla ilgili faizin muhasebeleştirilme
ve raporlanmasıyla ilgili ilke ve kuralları “Hasılat” başlıklı 18 numaralı
Uluslararası Muhasebe Standardı ile düzenlemiştir. Bu standarda göre;
“Çoğu durumda
bedel, nakit veya nakit benzerleri biçimindedir ve hasılat tutarı da alınan veya
alınacak olan nakit ya da nakit benzerleri tutarıdır. Ancak, nakit ve nakit
benzerleri
girişinin ertelendiği durumlarda; satış bedelinin gerçeğe uygun değeri, alınacak
olan nakdin nominal tutarından daha düşük olabilir. Örneğin, işletme alıcıya
vade farksız bir satış yapabilir veya satış bedeli olarak alıcıdan piyasa faiz
oranı altında olan bir alacak senedi alabilir. Anlaşma bir finansman
işlemi niteliği taşıyorsa, satış bedelinin gerçeğe
uygun değeri
gelecekteki tüm tahsilatların emsal faiz oranı ile iskonto edilmesi yoluyla
belirlenir.”
(IFRS, IAS18, p.11)
Yukarıda
bahsi geçen “emsal faiz oranı”nın belirlenmesi ile ilgili olarak yine aynı
standartta iki yöntem belirlenmiştir.
Buna göre,
söz konusu oran:
“(a) Benzer
kredi derecelendirmesine sahip bir işletmenin benzer finansal araçları
için geçerli olan faiz oranı; veya (b) Finansal aracın nominal değerini ilgili
mal veya hizmetin nakit
satış
fiyatına indirgeyen faiz oranı.”
(IFRS, IAS18,
p.11) olarak bulunabilir. Bu durumda, yukarıdaki örnekle ilgili olarak ortaya
konulan soruların cevapları da aşağıdaki gibi verilebilir: Satışla ilgili ortaya
çıkan hasılatın tutarı,
peşin satış
fiyatı olan 1.000,00 YTL olarak belirlenmeli ve esas faaliyet geliri olarak
“Satışlar” tutarı içerisinde dönemin gelir tablosunda raporlanmalıdır. Peşin
satış fiyatı ile kredili satış fiyatı arasındaki fark olan 30,30 YTL tutarındaki
faiz ise, “Satışlar” tutarı ile ilişkilendirilmeksizin “Diğer Gelirler” başlığı
altında ayrıca raporlanmalıdır.
Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda raporlama yapıldığında alacakların ve
ilgili faizlerin raporlanması bu çalışmada
“brüt yöntem”
ve
“net yöntem”
olarak
sınıflandırılmış iki farkı yol izlenerek raporlanmıştır.
Brüt yönteme
göre,
işletmenin
dönem sonunda bilançosunda raporlanacak olan “Alacaklar” tutarı peşin satış
fiyatı ve faiz dahil bedel olan 1.030,30 YTL’dir. Ancak, bu tutarın içinde
gerçekleşme ve tanınma zamanı satış gelirinden farklı olan “faiz geliri” de yer
almaktadır. Söz konusu raporlamanın yarattığı bu durum, dönem sonu
itibariyle toplam faizin gerçekleşmemiş kısmının raporlanan
“Alacaklar”
tutarından düşülmesiyle giderilebilir. Satış anında, faiz henüz gerçekleşmemiş
olduğundan kredili satış bedeli ile peşin satış bedeli arasındaki farkın tamamı
gerçekleşmemiş
faiz olarak
muhasebeleştirilmelidir. Brüt yönteme
göre yapılacak olan kayıtlar Tablo1’deki gibidir.
Tablo1:Alfa işletmesinin UFRS Brüt Yönteme Göre yapacağı yevmiye kayıtları
Tablo2’de de
görüleceği gibi; Alfa işletmesi için, 1 Aralık 200A tarihinde satış işleminin
kaydedilmesinden sonra satış günü tarihli bir bilanço düzenlenecek olsa, bu
bilançoda “Alacaklar” 1.030,30YTL ve bu alacakların altında eksi olarak
“Gerçekleşmemiş Faiz” 30,30YTL ve “Alacaklar (Net)” 1.000,00YTL olarak yer
alacaktır.
“Gerçekleşmemiş Faiz” hesabı “Alacaklar” hesabının kontra hesabı olup, bilançoda
“Alacaklar” hesabının altında () değerle raporlanır. Bu hesap, satış sonucu
doğmuş olan faiz dahil toplam
alacak
tutarının içindeki bilanço tarihi itibariyle henüz gerçekleşmemiş faiz tutarını
gösterir.
Tablo2: Alfa işletmesinin Alacaklarının UFRS Brüt Yönteme Göre Bilançonda
Raporlanması
Dönem sonunda
bilançoda yer alacak gerçekleşmemiş faiz tutarını hesaplayabilmek için öncelikle
söz konusu finansal olayda geçerli olan efektif faiz oranının (IFRS, IAS18,
p.30(a)) (IFRS, IAS39 p.9, AG58) aşağıdaki şekilde hesaplanması gerekmektedir.
“i” aylık faiz oranını , “BD” bugünkü değeri, “GD” gelecekteki değeri ve “n”
dönem sayısını temsil edecek şekilde,
Buna göre bu
olayla ilgili olarak 200A dönemi sonuna kadar gerçekleşen faiz tutarı 10,00YTL2
olarak ve dönem sonu toplam gerçekleşmemiş faiz tutarı da 20,20YTL3 olarak
hesaplanacaktır.
Alfa
işletmesinin 31/12/200A tarihinde yapacağı ayarlama kaydında ise, “Faiz Geliri”
10,00YTL arttırılacak ve “Gerçekleşmemiş Faiz”de 10,00 YTL azaltılacaktır.
Böylece, döneme ait faiz geliri “Faiz Geliri” hesabına aktarılmış ve 31/12/200A
tarihi itibariyle Alfa işletmesinin bilançosunda raporlanacak olan
“Gerçekleşmemiş Faiz” tutarı da düzeltilmiş olacaktır. Tablo2’de de görüleceği
gibi; Alfa işletmesi için, 31/12/200A tarihli bilançosunda “Alacaklar”
1.030,30YTL ve bu alacakların altında eksi olarak “Gerçekleşmemiş Faiz” 20,30YTL
ve “Alacaklar (Net)” 1.010,00YTL olarak yer alacaktır.
Tablo3’de de
görüleceği gibi, Alfa işletmesinin 200A dönemine ait Gelir Tablosunda “Satışlar”
tutarı 1.000,00YTL ve “Faiz Geliri” tutarı da 10,00YTL olarak raporlanacaktır.
Her ay sonunda Alfa işletmesinin finansal tablolarını hazırladığını varsayalım.
Bu varsayım altında, bir sonraki ay olan 200B yılı Ocak ayı için gerçekleşen
faiz geliri tutarı, söz konusu alacağın 200A yılı sonundaki
net
gerçekleşebilir değeri üzerinden hesaplanacaktır. Bu hesaplamaya göre “Faiz
Geliri” 10,10YTL4 olacaktır. Bu durumda, 200B yılı Ocak ayı sonu itibariyle
gerçekleşmemiş faiz tutarı 10,20YTL5 ve “Alacaklar (Net)” 1.020,10YTL
olmalıdır.
Tablo3: Alfa işletmesinin “Gelirler”inin UFRS Brüt Yönteme Göre Gelir Tablosunda
Raporlanması
Alfa
işletmesinin 31/1/200B tarihinde yapacağı ayarlama kaydında “Faiz Geliri”
10,10YTL arttırılacak ve “Gerçekleşmemiş Faiz”de 10,10 YTL azaltılacaktır.
Böylece, döneme ait faiz geliri “Faiz Geliri” hesabına aktarılmış ve 31/1/200B
tarihi itibariyle Alfa işletmesinin bilançosunda raporlanacak olan
“Gerçekleşmemiş Faiz” tutarı da düzeltilmiş olacaktır. Tablo2’de de görüleceği
gibi; Alfa işletmesi için, 31/1/200B tarihli bilançosunda “Alacaklar”
1.030,30YTL ve bu alacakların altında eksi olarak “Gerçekleşmemiş Faiz” 10,20YTL
ve “Alacaklar (Net)” 1.020,10YTL olarak yer alacaktır.
Tablo3’de de
görüleceği gibi, Alfa işletmesinin 200B yılı Ocak ayına ait gelir tablosunda
gerçekleşen faiz geliri 10,10YTL olarak raporlanacaktır. 200B yılı şubat ayı
için, 200B yılı şubat ayı sonunda aynı hesaplamalar tekrar yapılacaktır. Buna
göre, 200B yılı şubat ayı için gerçekleşen faiz geliri tutarı 10,20 YTL7
olacaktır ve 200B yılı şubat ayı sonu itibariyle de herhangi bir gerçekleşmemiş
faiz tutarı kalmayacaktır 8. Bu durumda da, söz konusu alaca ğın 200B yılı şubat
ayı sonu itibariyle net değeri 1.030,30 YTL9 olacaktır. Alfa işletmesinin
28/2/200B tarihinde yapacağı ayarlama kaydında “Faiz Geliri” 10,20YTL
arttırılacak ve “Gerçekleşmemiş Faiz”de 10,20 YTL azaltılacaktır. Böylece,
döneme ait faiz geliri “Faiz Geliri” hesabına aktarılmış ve 28/2/200B tarihi
itibariyle Alfa işletmesinin bilançosunda raporlanacak olan
“Gerçekleşmemiş Faiz” tutarı da düzeltilmiş olacaktır. Tablo2’de de görüleceği
gibi; Alfa işletmesi için, 28/2/200B tarihli bilançosunda “Alacaklar”
1.030,30YTL ve bu alacakların altında eksi olarak “Gerçekleşmemiş Faiz” 0,00YTL
ve “Alacaklar (Net)” 1.030,30YTL olarak yer alacaktır.
Tablo3’de de
görüleceği gibi, Alfa işletmesinin 200B yılı şubat ayına ait aylık gelir
tablosunda gerçekleşen faiz geliri 10,20YTL olarak ve 200B yılı Ocak Şubat
dönemi toplam faiz geliri de 20,30YTL olarak raporlanacaktır.
Net yönteme
göre, satış tarihinde alacağın yalnızca satış hasılatı ile ilgili bölümü
kaydedilmektedir. Buna göre aynı örnekteki satış olayı için, Tablo4’de de
görüleceği gibi 1/12/200A tarihinde Alfa işletmesinin yapacağı kayıtta
“Alacaklar” ve “Satışlar” 1.000,00YTL arttırılacaktır.
Tablo4: Alfa işletmesinin UFRS Net Yönteme Göre yapacağı yevmiye kayıtları
200A yılı
sonunda hazırlanacak bir bilançoda ise söz konusu alacak tutarının yanı sıra
satış tarihi olan 1/12/200A’dan 31/12/200A tarihine kadar geçen bir aylık süre
için gerçekleşen faizle ilgili olarak “faiz geliri” ve “faiz alacağı” tutarının
da raporlanması gerekmektedir. Bunun için, Tablo4’de de görüleceği gibi, yıl
sonunda 10,00YTL10 tutarındaki faiz tahakkuku kaydı yapılmalıdır ve bu kayıtla
“Faiz Geliri” ve “Alacaklar” 10,00YTL arttırılmalıdır.
Tablo5: Alfa işletmesinin UFRS Net Yönteme Göre “Alacakları”nın Bilançonda
Raporlanması
Tablo5’de de
görüleceği gibi, Alfa işletmesinin 31/12/200A tarihli bilançosunda “Alacaklar”
1.010,00YTL olarak raporlanacaktır. Ayrıca, net yöntem ile yapılacak
muhasebeleştirme ve raporlama sonucunda dönem sonundaki toplam alacaklar içinde
gerçekleşmemiş faiz tutarı bulunmamakta, böylece bir ayrıştırma sorunu da ortaya
çıkmamaktadır. Yapılması gerekli tek işlem dönem sonuna kadar gerçekleşen faiz
ile ilgili gerekli tahakkuk kaydının yapılmasıdır. Bu tahakkuk kaydıyla,
Tablo6’da da görüleceği gibi, bu dönem gerçekleşen faiz geliri de dönemin gelir
tablosunda “Satışlar” kaleminden ayrı olarak “Faiz Geliri” olarak
raporlanacaktır.
Tablo6: Alfa
işletmesinin “Gelirler”inin UFRS Net Yönteme Göre Gelir Tablosunda Raporlanması
Alfa
işletmesi 200B yılı Ocak ayı sonunda, işletme 31/12/200A tarihinden 31/1/200B
tarihine kadar geçen bir aylık sürede dönem başı alacaklar toplamı üzerinde
gerçekleşen faizi 10,10YTL 11 olarak hesaplayacaktır. Söz konusu tutarla ilgili
olarak, Tablo4’de de görüleceği gibi, 31/1/200B tarihinde yapılacak olan kayıtta
“Faiz Geliri” ve “Alacaklar” 10,10YTL arttırılır. Bu kayıttan sonra, Tablo5’de
de görüleceği gibi, Alfa işletmesinin 31/1/200B tarihli bilançosunda “Alacaklar”
1.020,10YTL olarak raporlanacaktır. Ayrıca, Tablo 6’da da görüleceği gibi,
gerçekleşen faiz geliri de Alfa işletmesinin 200B yılı Ocak ayına ait gelir
tablosunda “Faiz Geliri” olarak 10,10YTL olarak raporlanacaktır.
Söz konusu alacağın 1 Mart 200B tarihinde tahsilinden önce 200B yılı şubat ayı
sonunda şubat ayında gerçekleşen faiz gelirinin hesabı ve muhasebeleştirilmesi
yapılacak olursa; 200B yılı şubat ayı faiz geliri 10,20YTL 12 olarak
hesaplanacaktır. Söz konusu tutarla ilgili olarak Tablo 4’de de görüleceği gibi,
Alfa işletmesinin 28/2/200B tarihinde yapacağı kayıtta “faiz geliri” ve
“Alacaklar” 10,20YTL arttırılacaktır. Tablo5’de de görüleceği gibi, Alfa
işletmesinin 28/2/200B tarihli bilançosunda “Alacaklar” 1.030,30YTL olarak
raporlanacaktır. Ayrıca, Tablo6’da da görüleceği gibi, Alfa işletmesinin 200B
yılı şubat ayına ait aylık gelir tablosunda gerçekleşen faiz geliri 10,20YTL
olarak ve 200B yılı Ocak Şubat dönemi toplam faiz geliri de 20,30YTL olarak
raporlanacaktır.
Kuşkusuz
alacak ile ilgili gerçekleşen faiz alacağının bilançoda “Alacaklar” hesabı
toplamına dahil edilmeyerek ayrı bir kalemde gösterilmesi mümkündür. Bu durumda
tekdüzen hesap
planının
“Gelir Tahakkukları” hesabı ya da daha anlaşılır bir isimlendirme
ile “Faiz
Alacağı” hesabı da
kullanılabilir. Bu örnekte, faiz alacaklarının alacaklar
toplamına dahil edilmesinin
nedeniyse
kredili satışta faiz
tutarının üç
ay için tek bir oran verilerek
değil, aylık
olarak belirlenmiş olması
dır. Bir
başka deyişle satıştan
sonra geçen
her faiz alacağı ile büyüyen
toplam alacak
rakamı üzerinden
faiz hesabı
yapılmaktadır. Bu durumda
kullanılan
faiz, basit faiz değil, bileşik
faizdir.
2.2. VUK’na
göre kredili satışların
muhasebeleştirilmesi ve raporlanması
VUK
hükümlerine göre kredili satışları
n
muhasebeleştirilmesinde, vade
farkının
(faiz tutarının) ayrıca gösterilmesi
gerekmemektedir. Faiz dahil
edilerek
düzenlenen satış faturaları,
toplam bedel
üzerinden Satış hasılatı
olarak
değerlendirilmektedir. Dönem
sonlarında
işletmenin senetli alacakları
bulunması
halinde, bunlar için reeskont
işlemi isteğe
bağlı olarak yapılabilmektedir. (VUK, md.281 285).
Bu işlem
neticesinde işletme tahakkuk
etmemiş olan
faiz tutarı kadar
bir gider
raporlayarak kârı azaltmaktadır. Ancak,
VUK’na göre reeskont
işlemi sadece
senetli alacaklar için
mümkündür.
Üstelik işletmeler senet
üzerinde
uyguladıkları faizi belirtmemeleri
durumunda
TCMB tarafından
belirlenen
reeskont oranı ile iskonto
yapmak
durumunda kalmaktadırlar.
Türkiye’de
işletmelerin kullandıkları
senetlerin
tamamına yakınında faiz
oranı veya
tutarı belirtilmemektedir.
Senetsiz
alacaklar için ise herhangi
bir reeskont
işlemi yapılması VUK hükümlerine
göre mümkün değildir. Ayrıca Türkiye’de çok yaygın bir şekilde
kullanılan
ileri tarihli çekler için de VUK hükümlerine göre reeskont işlemi yapılamamaktadır.
Yukarıda verilmiş olan örnek olayın VUK hükümlerine göre
muhasebeleştirilip raporlanması aşağıdaki gibidir.
Tablo7’de de
görüleceği gibi, Alfa işletmesinin VUK hükümlerine göre
1/12/200A
tarihinde yapacağı satış kaydında “Alacaklar”13 ve “satışlar”
1.030,30YTL
arttıracaktır.
Tablo7: Alfa
işletmesinin VUK Göre yapacağı yevmiye kayıtları
(Senetsiz
Satış)
Dönem sonuna
gelindiğinde de, alacak senetsiz olduğundan VUK hükümlerine
göre reeskont
yapılamamaktadır. Bu durumda, Alfa işletmesinin
31/12/200A
tarihli bilançosunda “Alacaklar” 1.030,30YTL olarak raporlanacaktı
r.
Alacakların 1.030,30YTL olarak raporlanmasıyla, söz konusu alacak
vade
sonundaki değeri üzerinden raporlanmış olmakta ve bilanço tarihinde
henüz
gerçekleşmemiş olan 2 aylık faiz tutarını da içermektedir. Alfa işletmesinin
200A yılı
gelir tablosunda da “Satışlar” 1.030,30YTL olarak raporlanacak
ve bu durumda
da 200A yılı Gelir Tablosunda faiz geliri satış hasılatının
içinde
raporlanmış olacaktır. Üstelik yanlış sınırlandırılarak satış gelirine dahil
edilen bu
tutar, 200A dönemine ait olmayan, henüz gerçekleşmemiş olan 2
aylık faiz
tutarını da içermiş olacaktır. Faizin satış hasılatına dahil edilmesi, satı
ş rakamını
olduğundan daha büyük gösterecek, satış karlılık oranının hatalı
bulunmasına
ve satış hasılatının kullanıldığı finansal analiz sonuçlarının da yanıltıcı
sonuçlar vermesine sebep olacaktır. Diğer taraftan da, bu döneme ait
olmayan faiz
gelirinin gerçekleşmiş gibi kabul edilmesi net karın hatalı olarak
hesaplanmasına ve raporlanmasına neden olacaktır. Bu durum, dönemsellik
ilkesi ile
çelişerek sadece cari dönemin değil gelecek dönemin de gelir tablosunun
hatalı olarak
hazırlanmasına sebep olacaktır.
Aynı örnek
olaydaki satış karşılığında 1 Mart 200B tarihli senet alınmış oldu
ğu
varsayıldığında ise VUK hükümlerine göre satışın muhasebeleştirilmesi
Tablo8’deki
gibi olacaktır.
Tablo8: Alfa
işletmesinin VUK Göre yapacağı yevmiye kayıtları
(Senetli
Satış)
Türkiye’deki
yaygın uygulamanın tersine, alınan senede dahil edilmiş olan faiz
tutarının
hangi faiz oranı ile belirlendiği söz konusu senedin üzerinde açıkça
%1 olarak
belirtilmiş olsun.
Bu durumda
200A yılı sonunda hazırlanacak olan bilançoda söz konusu Alacak
Senedinin
bilanço tarihine indirgenmiş değeri (tasarruf değeri) ile raporlanması
VUK’nun
reeskont işlemi ile ilgili hükümlerine göre yapılacaktır. Buna
göre, senedin
toplam tutarına dahil edilmiş olan gerçekleşmemiş faiz tutarının (reeskont
tutarının) hesaplanmasında 238 sayılı VUK Genel Tebliği’ne
göre
“iç
iskonto formülü”
kullanılacaktır ve aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır:
Tablo8’de de
görüleceği gibi “Reeskont Faiz Gideri” ve “Alacak Senetleri Reeskontu”
20,20YTL
arttırılacaktır. Bu durumda Satış hasılatına fazladan dahil
edilmiş olan
gerçekleşmemiş faiz ile ilgili düzeltme, satış kaleminin düzeltilmesi
yerine,
toplam net karlılığı düzeltecek şekilde bir gider kalemi yaratılarak
yapılmaktadır. Buna göre, söz konusu senetle ilgili olarak Tablo9’da da
görüleceği
gibi, 31/12/200A tarihli bilançoda “Alacak Senetleri”
1.030,30YTL
ve bu alacakların altında eksi olarak “Alacak Senetleri Reeskontu”
20,20YTL ve
sonuçta “Alacaklar (Net)” 1.010,10YTL olarak raporlanacaktı
r. Tablo10’da
da görüleceği gibi, 200A yılı Gelir Tablosunda “Satışlar
1.030,30YTL
ve “Reeskont Faiz Gideri”de 20,20YTL olarak raporlanacaktır.
Tablo9: Alfa
işletmesinin VUK Göre “Alacak Senetleri”nin Bilançoda
Raporlanması
Tablo10: Alfa
işletmesinin VUK Göre Hazırlanmış Gelir Tablosu
Görüldüğü
gibi, VUK 238 sıra numaralı Genel Tebliğ’ine göre yapılan reeskont
hesaplamasında satış hasılatı içinde hatalı sınıflandırılmış olan faiz gideri
ayrıştırılmamakta, bu nedenle brüt karlılık oranı da hatalı olarak
hesaplanmaktadır.
Söz konusu
hesaplama sonucu bulunan iskonto tutarı da hesaplama yönteminde
yıllık sabit
faiz oranı esasına dayanması nedeniyle UFRS hükümlerine
göre yapılan
hesaplamadan farklı çıkmaktadır.
Söz konusu
örnek olayda senet üzerinde herhangi bir faiz oranının belirtilmemiş
olması
durumunda ise, TCMB’nın yıl sonu itibariyle kısa vadeli kredili
avans
işlemleri için belirlediği faiz oranı kullanılacaktır. Bu durumda hesaplanacak
reeskont
tutarı ve Alacak Senetlerinin bilançoda raporlanacak net tutarı
da yukarıda
bulunan tutarlardan farklı bir tutar olabilecektir.
Sonuç olarak,
VUK hükümlerine göre kredili satışlara dahil edilmiş faiz tutarı
nın
ayrıştırılması sadece senede bağlı alacaklar tutarı nispetinde mümkündür.
Üstelik
bu düzeltme sadece bilanço
da Alacak
Senetlerinin bilanço günü
itibariyle
değerinin raporlanmasına
imkan
vermekte, gelir tablosunda
brüt kar
tutarının doğru şekilde raporlanması
söz konusu
olmamaktadır. Ayrıca,
UFRS’nin efektif faiz hesaplama
yöntemi ile
VUK reeskont
hesaplama
yöntemi arasındaki farklılıktan
dolayı, gerçekleşmemiş faiz tutarı
da iki
yöntemde birbirinden farklı
büyüklüklerde
hesaplanmaktadır.
VUK
hükümlerine göre, reeskont uygulamasıyla “Reeskont
Faiz Gideri”
kalemi
yaratılmaktadır. Yaratılan bu
kalem, gerçek
bir gideri temsil etmemektedir.
Aksine gelir
tablosunda
“faiz geliri”
raporlaması gereken bir
işletmenin
“faiz geliri” yerine “reeskont
faiz gideri”
kalemi yaratılarak
gelirleri
azaltıcı bir kalem olarak raporlamasına neden
olmaktadır. Bu
durum,
finansal tablolarını anlaşılırlığını ve
yorumlanmasını zorlaştırmaktadır.
VUK
hükümlerinin yaklaşımına göre,
yıl sonunda
yapılan söz konusu hesaplama
ile
hesaplanan gerçekleşmemiş
faiz
tutarının raporlama günü itibariyle
muhasebeleştirilmesi söz konusudur.
Raporlama
gününü takip
eden bir
sonraki dönemin ilk günü
açılış
işlemlerinin bir parçası olarak
söz konusu
tutar ters kayıt yapılmak
suretiyle
kayıtlardan çıkarılmaktadır.
Bu durumda
da, “Alacak Senetleri
Reeskontu”
hesabındaki tutarın kapatılması için
“Reeskont Faiz Geliri”
adında bir
gelir hesabı kullanılması
söz
konusudur. Böylece, 200B yılının
ilk günü
Tablo8’deki yevmiye kaydı
yapılacak ve
bu kayıtta “Alacak Senetleri
Reeskontu”na
20,20YTL borç
kaydedilip
azaltılırken “Reeskont Faiz
Geliri”ne
20,20YTL alacak kaydedilip
arttırılacaktır.
Örnek
olaydaki işletmenin her ay sonunda
finansal
tablolarını hazırladığı
varsayılırsa,
VUK hükümlerine göre
hazırlanmış
31.01.200B tarihli bilançosunda
raporlanmak
üzere, bu kez
vadesine 1 ay
kalmış bulunan senetli
alacakla
ilgili gerekli reeskont hesaplamalarının yapılması
gerekmektedir.
Söz konusu
hesaplama yine “iç iskonto
Formülü”
kullanılarak yapılacak
ve 10,20YTL
14 olarak hesaplanacaktı
r. Böylece,
31.01.200B tarihli
bilançoda yer
alacak Alacak Senetleri
Reeskontu
tutarı 10,20YTL olacaktır.
Söz konusu
tutarla ilgili Alfa işletmesinin
31.01.200B
tarihinde yapacağı
kayıt
Tablo11’deki yevmiye maddelerinden
birincisi
gibi olacaktır.
31.01.200B
tarihli bilançoda ise söz
konusu alacak
ve ilgili reeskontun raporlanması
Tablo9’daki
gibi olacaktır.
Tablo11: Alfa
işletmesinin 31.01.200B ve 01.02.200B tarihlerinde
VUK Göre
yapacağı yevmiye kayıtları
Yukarıdaki
kayıtlar ve ilgili finansal tablo gösterimleri incelendiğinde aynı finansal
olayla doğmuş
ve aynı büyüklükteki bir senetli alacak için UFRS ve
VUK arasında
sadece raporlama şekli açısından değil, tutarsal olarak da farklılıklar göze
çarpmaktadır. VUK’a göre, 200A yılı gelir tablosunda bir düzeltme
kalemi olarak
yaratılan “Reeskont Faiz Gideri” tutarı ile düzeltilen faizin
gerçekleştiği
kabul edilen tutarı (Satışlar tutarında dahil edilmiş halde)
10,10YTL’dir
(UFRS uygulamasında ise aynı tutar 10,00YTL’dir). Bir sonraki
yıl olan 200B
yılında ise, senedin vadesine kadar geçen sürede yapılan reeskont
hesaplamalarının 200B yılı gelir tablosuna toplam etkisi (reeskont faiz
gelir ve
giderleri birlikte ele alındığında) 20,20YTL’dir (UFRS uygulamasında
ise aynı
tutar 20,30YTL’dir). Buna göre, UFRS ile karşılaştırıldığında, VUK hükümlerine
göre söz
konusu senede bağlı vadeli satış ile ilgili 200A yılında daha
fazla, 200B
yılında ise daha az faiz tutarı gelir tablosunda raporlanmaktadır.
Her ne kadar
söz konusu farkın tutarı geliştirilen bu örnek için küçük olsa da,
senet
tutarlarının büyümesi ve faiz oranlarının yükselmesi ile söz konusu fark
önemli
tutarlara ulaşacaktır.
Sonuç
UFRS’de,
finansal tabloların amacı, “işletme ile ilgili ekonomik kararlar alacak
tüm işletme
ilgililerine işletmenin finansal durumu ve faaliyet performansı
hakkında
yararlı ve anlaşılabilir bilgi sunmak” olarak açıklanmıştır. Söz konusu
amaca
ulaşılabilmesi için açıklanan temel ilkelerden biri “dönemsellik” ilkesidir.
Gerek UFRS
Kavramsal Çerçeve metninde, gerek finansal tabloların sunumu
ile ilgili 1
numaralı muhasebe standardında ve gerekse 18 numaralı hasılat ile
ilgili muhasebe standardında, dönemsellik ilkesine göre hangi tür finansal olayların hangi koşullar altında ve ne
zaman gelir olarak kabul
edilmesi
gerektiği ile ilgili kurallar
açıklanmıştır. Kredili satışlardaki faiz
gelirinin ne
zaman gerçekleşmiş kabul
edilerek
finansal raporlarda yer
alması
gerektiği de yine ilgili standartlarda
belirtilmiştir.
Ülkemizde
vergi kanunlarından bağımsız,
yukarıda açıklanan genel
amaçlı
finansal tabloların hazırlanmasına yönelik,
muhasebe kuralları yakın zamana
kadar oluşmamıştır. Sermaye
piyasalarının
da yakın geçmişe
dek
gelişmesinin sağlanamaması, finansal
raporlamada
kural boşluğunun
vergi
kanunları ile giderilmesine
sebep
olmuştur. Muhasebe ve raporlama
kurallarının
vergi kanunları ile
düzenlenmesi,
işletme ile ilgili tüm
karar
alıcıların yararlanabileceği genel
amaçlı
finansal tablolara yönelik
kurallar
oluşmasını önlemiştir. Bu nedenle,
esas amacı
vergi matrahının
doğru
hesaplanması olan VUK hükümleri
ile
hazırlanan finansal tablolar,
tüm işletme
ilgililerinin yararlanacakları
içerik ve
kapsamda değildir.
Bu durum,
kredili satışlarda faiz geliri
tutarı ile
satış hasılatı tutarının belirlenmesi
ile ilgili
olarak da VUK’na göre
hazırlanmış
finansal tablolarla
UFRS’ye göre
hazırlanmış finansal
tablolar
arasında farklılıkların ortaya
çıkmasına
neden olmaktadır.
Türkiye’de
VUK hükümlerine göre finansal
olaylarını
muhasebeleştirmiş
olan
işletmelerin, UFRS’ye göre finansal
raporlama
yapmaları durumunda,
kredili
satışlarla ilgili olarak, faiz tutarını satış
tutarından ayrıştırmaları gerekmektedir.
Ancak,
muhasebe bilgi
sistemleri
söz konusu faiz tutarını belirlemeye
olanak
vermiyorsa, varsayımlar yolu ile
ayrıştırma işlemi yapılmalı
dır.
Satışlardan ayrıştırılan toplam
faiz tutarı
içindeki bu dönemle
ilişkilendirilen tutar dönemin faiz gelirlerine
dahil
edilerek, gelir tablosunda,
gelecek dönem
veya dönemlerle
ilişkilendirilen tutar ise bilançoda gerçekleşmemiş
faiz tutarı
olarak alacaklardan
düşülerek
raporlanmalıdır.
Daha önce VUK
hükümlerine göre
reeskont
işlemi yapan işletmelerin
UFRS’ye göre
raporlama yapmaları
durumunda
reeskont işlemi yapmalarına gerek
kalmayacaktır. İşletmeler
vergi matrahı
hesabında VUK hükümlerine
göre reeskont
işlemi yapabilirler.
Ancak, böyle
bir hesaplamanı
n UFRS’ye
göre hazırlanmış finansal
tablolarda
yeri bulunmamaktadır.
Sadece
ertelenmiş verginin hesabında
VUK’nun söz
konusu uygulamalarının etkisi de
UFRS’ye göre hazırlanmış finansal
tablolarda dikkate alınmalıdır.
Özellikle,
faizlerin yüksek olduğu dönemlerde,
asıl
kazancını vadeli satışların faizine
dayandıran işletmeler
açısından finansal
tablolarda satış geliri ile
faiz gelirinin ayrıştırılması ve ayrı ayrı raporlanması büyük önem taşımaktadır. Bu
ayrıştırma işlemi bu tür
işletmelerin
finansal tablolarının doğru bir
şekilde analiz edilmesini ve yorumlanmasını
sağlayacaktır. Ayrıca,
böyle bir
ayrıştırmanın yapılmaması,
satışlarda
tahsilat süresi politikaları
birbirinden
farklı olan işletmelerin aynı
şirketler
grubunda bulunması durumunda,
bu
işletmelerin finansal
performanslarının karşılaştırılmasını
da
zorlaştıracaktır.
Kredili satış
işlemlerinde yaşanan vade
farkının
muhasebeleştirilmesi sorunları
nın benzeri
kredili mal ve hizmet
alımlarında
da yaşanmaktadır.
Alımlardaki
vade farkının raporlanması
ise en az bu
konu kadar kapsamlı
olduğundan,
başka bir çalışmada
ele
alınmalıdır.
KAYNAKÇA
• International Accounting Standard - 18 (1993) International Accounting
Standards Board.Londra: Revenues
• International Accounting Standard – 39 (1993) International Accounting
Standards Board, Londra: Financial Instruments, Recognition and Measurement.
• International Accounting Standard – 39 (2004) International Accounting
Standards Board, Londra: Financial Instruments, Recognition and Measurement.
• International Accounting Standards Board (2001) Londra: Framework
• T.C. Yasalar 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu (1961).Ankara: Resmi Gazete
(10703)
• T.C. Yasalar 1 no.lu Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği
(1992). Ankara: Resmi Gazete (21447)
NOT: Bu makale İstanbul SMMM Odası Mali Çözüm (Sayı:80, Yıl:2007) dergisinden iktibas edilmiştir.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.