Doç. Dr. Aydın KARAPINAR
Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F., İşletme Bölümü, Bölüm Bşk. Yrd.
Dr. Rıdvan BAYIRLI
Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F., İşletme Bölümü
ÖRTÜLÜ SERMAYEDE KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDER
TUTARININ HESAPLANMASI
Tarih: 17 Mart 2007
Öz
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 21.06.2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kanunun önemli düzenlemelerinden biri, örtülü sermaye konusunda olmuştur. Örtülü
sermaye, dönem başı özsermayenin üç katının aşan kısmı olarak tanımlanmıştır.
Örtülü sermayeye isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri giderler ise kanunen
kabul edilmeyen gider kabul edilmiştir. Bu makalede, 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanuna göre örtülü sermayenin ve örtülü sermayeye isabet eden kanunen
kabul edilmeyen giderlerin hesaplanması inceleme konusu yapılmıştır. Hesaplama,
önemli olan hususlar, özsermaye tutarının ne olduğu, borcun neyi ifade ettiği ve
borçlanma maliyeti oranı içermektedir. Bu hususlarla ilgili özellikli konular
incelendikten sonra, örneklerle, örtülü sermayeye isabet eden faiz, kur farkı ve
benzeri giderlerin hesaplanması
gösterilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Örtülü Sermaye, Örtülü Kazanç, Kurumlar Vergisi Kanunu
Abstract
Code 5520 Corporation Tax Law came into effect in 21.06.2006. Signişcant
regulation of that Law is covered capital. Covered capital is deşned as the
amount which over than three times of the beginning of capital. The Interest
expenses, exchange differences loss and other similar expenses which covered
capital implies are nonallowable charges according to the Tax Laws. In this
article, regulations about the computing the covered capital and nonallowable
expenses implied in cover capital according to Code 5520 Corporation Tax Law are
examined. The important cases in computing the cover capital are,
what is the amount of capital, what is debt and the ratio of borrowing costs.
After clarifying the signişcant regulations about these cases, the calculating
of interest expenses, exchange difference loss and similar expenses which
covered capital implies has been pointed out with samples.
Key Words: Covered Capital, Covered Gains, Corporation Tax Law
1. GİRİŞ
5520 Sayılı Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu, 21 Haziran 2006 tarihinde Resmi
Gazetede yayımlanarak kabul edilmiş ve 01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli
olmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Yeni KVK ile özellikle örtülü sermaye açısından aksayan yönler büyük ölçüde
tespit edilerek günün koşullarına uygun reform niteliğinde değişiklikler
yapılmıştır. Örtülü sermaye unsurları objektif kriterlere bağlanmıştır. Yapılan
düzenlemede Avrupa Birliği müktesabatına uyumun ön planda tutuldu ğu
gözlemlenmektedir.e
Yeni kanunla birlikte örtülü sermaye uygulamasına ilişkin bir çok makale kaleme
alınmış ve konu üzerinde detaylı açıklamalar yapılmıştır. Ancak, örtülü
sermayeye isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin hesabı üzerinde
durulmamıştır. Belki de bu hesap konunun özünü oluşturmakta olup, oldukça
zahmetli bir süreç olarak ortaya çıkmaktadır. Makalemizin temel amacı, örtülü
sermayeye isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, bir başka ifade ile
kanunen kabul edilmeyen giderlerin tutarının belirlenmesidir.
2. ÖRTÜLÜ SERMAYE KONUNDA GETİRİLEN YENİ HÜKÜMLER
Örtülü sermaye konusundaki düzenlemeler, Yeni Kurumlar Vergisi’nin 11. ve 12.
maddelerinde yer almaktadır.
Konuya ilişkin getirilen hükümlerin eski kanun hükümleri ile karşılaştırılması
aşağıdaki tabloda sunulmuştur. (5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Örtülü
Sermaye (2006), Pricewaterhouse Coopers, [ çevrimiçi]
http://www.vergiportali.com/doc/seminer/ortulusermayeank.pdf).
Yeni Kanunun getirdiği hükümlere bakıldığında; yıllar boyunca vergi
mahkemelerine konu olan ve Danıştay tarafından hükme bağlanan konular olduğu
gözlemlenmektedir. Yeni KVK’nda, literatürde sürekli eleştirilen ve vergi
yargısının aksamasına neden olan eski kanunda muhafazakar yaklaşımın değiştiği,
günün ekonomik koşullarına uyum yönünden doğru adımlar atıldığı görülmektedir.
Örtülü sermaye kriterleri, objektif temellere dayandırılmıştır. Tabloda yer
verilen yeni düzenlemelerin tümü makalemiz kapsamında değildir. Sadece, kanunen
kabul edilmeyen giderin hesaplanma sistematiği üzerinde durulacaktır. Diğer
konulara ilişkin olarak birçok makale yayınlanmış durumdadır (Kızılot; 2006,
32-36, Erdem; 2006, 121-141,Bayrak; 2006, 43-48, Tan; 2006, 58-67).
3. ÖRTÜLÜ SERMAYE TUTARININ VE KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDER TUTARININ
HESAPLANMASI
Kurumlar vergisi kanunumuz karı sermayenin tek getirisi olarak kabul etmektedir.
Bu bağlamda, sermaye ve
örtülü sermaye üzerinden ödenen faizler de kar dağıtımı hükmünde kabul edilmekte
ve kurum kazancından indirilmeleri
de mümkün olmamaktadır. K.V.K.'nda yer alan örtülü sermaye düzenlemesinin esası,
kurum kazancının vergilendirilmeksizin kurum dışına çıkmasını engellemeye
yönelik bir vergi güvenlik müessesesi olmasıdır. Bu nedenle örtülü sermayede
diğer vergi güvenlik müesseselerinden farklı olarak vergi kaçırma kasıt ve
niyeti de aranmaz. Dolayısıyla örtülü sermaye vergiden kaçınma girişimi olarak
nitelendirilmektedir.
KVK madde 12’ye göre, doğrudan veya dolaylı olarak kurum ortakları veya
ortaklarla ilgili kişilerden yapılan borçların hesap dönemi içinde herhangi
bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı ilgili hesap dönemi
için örtülü sermaye sayılmaktadır. 11 maddeye göre ise, örtülü sermaye üzerinden
ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri
giderlerin indirimi kabul edilmemektedir.
KVK 12. maddede borcun örtülü sermaye sayılacak kısmı, öz sermayenin üç katını
aşan kısmıdır. Bir başka ifade ile, bu sınırın altında kalan tutar, normal
borçlanma olarak adlandırılacaktır. Dolayısıyla da, borçlanma maliyetlerinin
sadece, örtülü sermayeye düşen kısmı kanunen kabul edilmeyecektir.
Kanunen kabul edilmeyen gider tutarının hesaplanmasında aşağıdaki sıralama takip
edilir:
1. Özsermayenin tespiti
Kanun, hesaplamada,“hesap dönemi başındaki özsermayenin” esas alınaca ğını hükme
bağlamıştır. Özsermayenin ise Vergi Usul Kanuna göre tespit edileceği
belirtilmiştir. VUK 192. maddeye göre, özsermaye, aktif toplamı ile borçlar
arasındaki fark, özsermayeyi teşkil eder. Yine aynı madde de, aktişerin,
mevcutlar ile alacaklar ve varsa zararlardan oluştuğu belirtilmektedir.
Aslında özsermaye tanıma muhtaç bir kavram değildir. Varlıklarla, borçlar
arasındaki fark özsermaye, bir başka ifade ile özkaynaktır. Hesaplamada dikkate
alınacak özkaynak tutarı Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde
yer
alan bilanço formatına göre hesaplanan tutardır.
Bize göre, kanunda VUK’una yapılan atıf tanımdan ziyade, değerleme ölçüleri
bakımındandır. Özkaynak tutarının, VUK değerleme hükümlerine göre tespiti
şarttır. Örneğin, Vergi mevzuatımız tarafından ayrılması kabul edilmeyen kıdem
tazminatı karşılığının Tekdüzen Muhasebe Sistemine göre ayrılması durumunda,
mali bilanço ile ticari bilanço arasında özkaynaklar arasında farklılıklar
olacaktır. Hesaplamalarda baz özkaynak tutarı, mali bilanço da yer alan tutar
olacaktır.
2. Borç Tutarının Tespiti
Ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı
olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçlar kapsama girmektedir.
Kanuna göre, örtülü sermaye mukayesesinde aşağıdaki borçlar kapsam dahilinde
değildir.
- Ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla
ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan
borçlanmaların % 50’si.
- Ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en çok % 10’a kadar ortak olduğu (veya bu
orana kadar oy veya kar payı hakkına sahip olduğu) diğer bir kurumdan yapılan
borçlanmalar.
-Ortağın hisse senetlerinin en çok %10’una kadarlık kısmını elinde bulunduran
(veya bu orana kadar oy veya kar payı hakkına sahip olunan) gerçek kişi veya
kurumdan yapılan borçlanmalar.
-Ortakla ilişki kurumun en çok %10’una kadarlık kısmını elinde bulunduran (veya
bu orana kadar oy veya kar payı hakkına sahip olunan) gerçek kişi veya
kurumlardan yapılan borçlanmalar.
- Kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin sağladığı
gayrinakdî teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar.
- Kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin,
banka ve finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı
şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmalar.
- 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre faaliyette bulunan bankalar tarafından
yapılan borçlanmalar.
- 3226 sayılı Şnansal Kiralama Kanunu kapsamında faaliyet gösteren finansal
kiralama şirketleri, 90 sayılı Ödünç Para Verme işleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname kapsamı nda faaliyet gösteren finansman ve faktoring şirketleri ile
ipotek finansman kuruluşlarının bu faaliyetleriyle ilgili olarak ortak veya
ortakla ilişkili kişi sayılan bankalardan yaptıkları
borçlanmalar.
Yapılan açıklamalarda mali borçların temelde hesaplamalarda dikkate alınmayacağı
anlaşılmaktadır. Herhangi bir ticari nedeni dayanmadan meydana gelen borçların
da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği tartışma götürmemektedir. Ancak,
ticari borçları n ne olacağı konusunda tereddütler meydana gelmektedir. Örneğin
TAN (2006, s.65), ticari borçların toplam
borç içine dahil edilmesini gerekli bulurken, ERDEM (2006, s.76) ticari
borçların toplam borç içinde değerlendirilmemesi ve örtülü sermaye hesabında
dikkate alınmaması gerekliliğini ifade etmektedir. Bize göre, ticari borçların
örtülü sermeye kapsamında değerlendirilmemesi gereklidir. Kanunun kapsamına,
mali borçlar girmelidir. Ticari borçta gerçekleşen bir borç veya hizmet teslimi
bulunmaktadır. işletmeler arasında şili bir akıma bağlı olarak borç doğmaktadır.
Eğer, bu tür borçlar, örtülü sermayeyi gizlemek, için yapılacaksa, bunu ortaya
koymak son derece kolay olacaktır (diğer müşterilerle sektörle
kıyaslama, sürekliliğin araştırılması, iadelerin kontrolü gibi). Aynı zamanda,
vadeli mal ve hizmet satışından doğan borçlanma maliyetlerinin (vade farkı, kur
farkı gibi) diğer bir güvenlik müessesi olan transfer fiyatlaması yoluyla örtülü
kazanç dağıtımına konu olacağı da düşünülmelidir. Ticari borçların, örtülü
sermaye hesaplamasında, toplam borçlar içerisinde düşünülmesi durumda, birçok
grup şirketi de zor duruma düşecektir. Bir yönetim stratejisi olarak, pazarlama
birimlerini ayrı bir tüzel kişilik altında toplamış olan grup şirketler
cezalandırılmış olacaktır. Böyle bir durum, şirketlerin yönetim anlayışlarını,
işletmecilik ilkelerine göre değil, vergi mevzuatına göre belirlemeye zorlamak
anlamı taşıyacaktır ki, bu da mantığa aykırıdır.
3. Örtülü sermayenin tespiti
Borçların hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç
katını aşan kısmı ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılmaktadır.
Özsermaye, borç karşılaştırması belirli dönemler itibariyle değil, her an
yapılmalıdır.
Her bir ortaktan yapılan borçlanmanın maliyeti farklı olduğu için, örtülü
sermayenin ortaklara dağıtımının yapılması gereklidir. Bir başka ifade ile,
ortaklar bazında örtülü sermaye tutarının tespiti gereklidir.
Örnek 1: A işletmesinin dönem başı özsermayesi 30.000 YTL’dir.
işletmenin, 11.11.2006 tarihi itibariyle, ortaklarına olan borç tutarı 120.000
YTL’dir.
İşletmenin borçlarına ilişkin bilgi aşağıdaki gibidir:
Ortak C , sadece ilişkili şirketlere kredi vermek için kurulmuş tak D, ana
faaliyet konusu bankacılık olan bir işletmedir.
11.11.2006 tarihi itibariyle işletmenin örtülü sermaye hesaplamasına esas borç
tutarı, 114.000 YTL’dir. Çünkü ortak D, ana faaliyet konusu bir banka olduğu
için, bu ortağa olan borç tutarı, % 50 olarak dikkate alınır. Dönem başı
özsermayenin üç katı 90.000 YTL’dir. Borç tutarı ile 90.000 YTL arasındaki fark
olan 24.000 YTL örtülü sermayeyi teşkil eder.
Örtülü sermayenin ortaklara dağıtımı aşağıdaki gibidir.
4. Örtülü sermayeye isabet eden borçlanma maliyetini tespiti
Yukarıdaki esaslar çerçevesinde örtülü sermaye ortaya çıkması durumunda, bu
tarihten itibaren, örtülü sermayeye isabet eden faiz, kur farkı ve benzeri
giderler kanunen kabul edilmeyen gideri oluşturacaktır. Kanunen kabul edilmeyen
gider tutarının hesaplanmasında faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin esas
alınacağı belirtilmektedir. Bu giderlerin ödenmiş olması
gerekmemektedir.Tahakkuk etmesi de yeterlidir. Benzeri giderler ifadesi,
komisyon, işlem maliyeti gibi borçlanmanın ortaya çıkardığı giderleri ifade
etmektedir.
Hesaplamada önemli bir husus, örtülü sermayenin ortaya çıktığı tarih ile, örtülü
sermayenin ortadan kalktığı tarihlerin belirlenmesi ve ayrıca, bu tarihler
arasındaki değişimin takip edilmesidir. Bunun için, “adatlandırma”
yapılması gereklidir. Borçlanma ve ödeme tarihleri itibariyle alacaklı ve borçlu
adat tutarları hesaplanır. Adat hesaplamalarından sonra, borçlanma maliyeti
oranı dikkate alınarak örtülü sermayeye isabet eden kanunen kabul edilmeyen
gider tutarı hesaplanır. Hesaplamada kullanılan borçlanma maliyeti oranı,
taraflar arasında belirlenmişse bu oran esas alınır. Ancak, çeşitli tarihlerde
çeşitli oranlar hesaplanmışsa ve işlem maliyetleri varsa tekrar bir hesaplama
yapılması gereklidir.
Borçlanma maliyeti oranının, piyasa faiz oranının üstüne çıkması durumunda,
örtülü sermaye dışında, transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı da
söz konusu olmaktadır. Aslında, bu örtülü sermaye limitleri aşılmasa bile ortaya
çıkabilecek bir durumdur. Örtülü sermaye ile örtülü kazanç olması durumunda, ilk
önce, örtülü kazancın hesaplaması yapılır, daha sonra, piyasa faiz oranı esas
alınarak, örtülü sermayeye isabet eden kanunen kabul edilmeyen faiz, kur farkı
ve benzeri giderler saptanır.
Aşağıda konuya ilişkin çeşitli örneklere yer verilmiştir.
Örnek 2:
A. A.ş’nin özsermaye tutarı 1.000 YTL’dir. Ortak A ve Ortak B’nin cari hesapları
aşağıdaki gibidir. işletme, ortaklarına dönem sonunda yıllık % 10 üzerinden
faiz tahakkuk ettirmiştir.
Örtülü sermaye açısından ortaklara borçları ve ödenen faiz tutarını
değerlendirelim.
İşletmenin ortaklara borçları aşağıdaki gibi olacaktır.
Buna göre, 15.11.2006 tarihinde, 1.000 YTL tutarında örtülmuştur. Örtülü
sermayenin, ortaklara dağılımı, ilgili tarih itibariyle, toplam borç
içerisindeki paylarına göre dağıtılır.
Ortak A için 625 YTL, Ortak B için 375 YTL esas alınarak % 10 faiz ve 25 gün
üzerinden hesaplanacak faiz kanunen kabul edilmeyen gider olacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, örtülü sermayenin dağılımının, örtülü
sermayeyi etkileyecek her borç hareketinde tekrar hesaplanması gerektiğidir.
Örnek 3:
A. A.ş’nin özsermaye tutarı 1.000 YTL’dir. Ortak Ahmet Dolu’nun 331 Ortaklara
Borçlar hesabının detayı aşağıdaki gibidir. işletme, Ahmet Dolu’nun hesabına
dönem sonunda yıllık % 10 üzerinden faiz tahakkuk ettirmiştir.
Örtülü sermaye açısından Ahmet Dolu’ya tahakkuk ettirilen faiz giderini
değerlendirelim.
Özsermaye tutarının üç katı olan 3.000 YTL’ye aşan tutar örtülü sermayeyi
oluşturmaktadır. 15.11.2006’da alınan borçla birlikte 1.000 YTL’lık örtülü
sermaye oluşmuştur. Bu tutar, borç ödeme tarihi olan 10.12.2006’ya kadar 25 gün
süre ile işletmede kullanılmıştır. 20.12.2006 tarihinde yapılan borçlanma ile
tekrar, 300 YTL’lık örtülü sermaye oluşmuştur. 1.000 YTL’nin 25 güne, 300
YTL’nin ise 11 güne isabet eden faiz tutarları, örtülü sermayeye tekabül ettiği
için kanunen kabul edilmeyen gider olacaktır.
Örnek 4 : (Faiz Oranının Bulunması)
A. A.ş’nin özsermaye tutarı 1.000 YTL’dir. Ortak Ahmet Dolu’nun 331 Ortaklara
Borçlar hesabının detayı aşağıdaki gibidir. işletme, Ahmet Dolu’nun hesabına
dönem sonunda 90 YTL faiz tahakkuk ettirilmiştir.
Ortaklara Borçlar hesabı incelendiğinde, özsermayenin üç katı olan 3.000 YTL’lık
tavanın 15.11.2006 ve 20.12.2006 tarihinde aşıldığı görülmektedir.
İşletmenin, ortağa tahakkuk ettirdiği faizin oranı bilinmediği için öncelikle bu
oranın bulunması gereklidir. Buna ilişkin hesaplama aşağıdaki gibidir.
Faiz oranı % 11,81 olarak bulunmuştur. Bu orana göre örtülübet eden faiz tutarı
aşağıdaki gibi hesaplanır.
Örnek 5: (Örtülü Kazanç)
A. A.ş’nin özsermaye tutarı 1.000 YTL’dir. Ortak Ahmet Dolu’nun 331 Ortaklara
Borçlar hesabının detayı aşağıdaki gibidir. işletme, Ahmet Dolu’nun hesabına
dönem sonunda yıllık % 15 üzerinden faiz tahakkuk ettirmiştir. İlgili dönemde
piyasa faiz oranı % 10’dur.
Örtülü sermaye ve transfer fiyatlama yoluyla örtülü kazanç açısından Ahmet
Dolu’ya tahakkuk ettirilen faiz giderini değerlendirelim.
Özsermayenin üç katı olan 3.000 YTL üst limit dönem içinde aşılmamıştır. Bu
nedenle örtülü sermayeden bahsedilemez. Ancak, ödenen piyasa faiz oranının
üstündedir. Dolayısıyla, örtülü kazanç dağıtımı söz konusudur. Fazladan ödenen
faiz tutarı, normal faizin 1/3 ((0,15-0,10)/0,15) nispetindedir. Dolayısıyla, 30
YTL’lık faiz gideri kanunen kabul edilmeyen giderdir.
Örnek 6: (Örtülü Sermaye, Örtülü Kazanç)
A. A.Ş’nin özsermaye tutarı 1.000 YTL’dir. Ortak Ahmet Dolu’nun 331
Ortaklara Borçlar hesabının detayı aşağıdaki gibidir. işletme, Ahmet Dolu’nun
hesabına dönem sonunda yıllık % 11,81 üzerinden 90 YTL faiz tahakkuk
ettirilmiştir.
ilgili dönemde piyasa faiz oranı % 10’dur.
Örtülü sermaye ve transfer fiyatlama yoluyla örtülü kazanç açısından Ahmet
Dolu’ya tahakkuk ettirilen faiz giderinin değerlendirelim.
Ortaklara Borçlar hesabı incelendiğinde, özsermayenin üç katı olan 3.000 YTL’lık
tavanın 15.11.2006 ve 20.12.2006 tarihinde aşıldığı görülmektedir.
Bu bakımdan örtülü sermaye sözkonusudur. Diğer yandan, piyasa faiz oranın
üstünde bir faiz ödemesi sözkonusudur. Bu nedenle de, örtülü kazanç ortaya
çıkmaktadır.
İlk önce, % 10 üzerinde ödenen faiz tutarının bulunması ve ödenen faiz ile
hesaplanan bu faiz arasındaki farkın örtülü kazanç olarak hesaplanması
gereklidir.
Daha sonra, örtülü sermaye isabet eden faizin % 10 üzerinden hesaplanır.
Piyasa faiz oranı üzerinde ödenen faiz tutarı, 14 YTL’dir. Tutar aşağıdaki gibi
bulunmuştur.
90x((% 11,81-%10)/%11,81)=14 YTL
Örtülü sermayeye isabet eden faiz tutarı ise 7,86 YTL’dir. Bu tutar aşağıdaki
gibi hesaplanmıştır:
Buna göre, kanunen kabul edilmeyen gider tutarı, 21,86 YTL olacaktır.
4. SONUÇ
Yeni KVK, örtülü sermayenin hesaplanması konusunda objektif esaslar getirerek,
uygulamadaki subjektif değerlendirmeleri ortadan kaldırmayı hedeflemiş
görülmektedir. Bu hedef idare ile mükellef arasında meydana gelen bir çok
anlaşmazlığın son bulacağını göstermektedir.
Örtülü sermaye tutarının hesaplanması, oldukça basit bir yapıya
kavuşturulmuştur. Böylece, borç ve örtülü sermaye ayrımı kolayca
yapılabilecektir. Mükellefler, borç ve örtülümü sermaye arasındaki limiti takip
konusunda zorlanmayacaklardır. Ancak, borçlanılan tutara ödenen, faiz, kur farkı
ve benzeri giderlerin, örtülü sermayeye isabet eden tutarının ayrıştırılması
oldukça zordur. Makalemizde bu konu çeşitli örneklerle ortaya konmaya
çalışılmıştır. Örnekler göstermektedir ki, bu ayrıştırma, hem mükellef hem de
inceleme elemanı açısından oldukça zordur. Uygulama, örtülü sermayenin ortaya
çıkma ve ortadan kalkma tarihlerinin takip edilmesi ve bu tarihlere isabet eden
faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin hesaplanmasını gerekli kılmaktadır.
Hesaplamada önemli bir konu borçlanma maliyetinin hesaplanmasıdır. Kanunen kabul
edilmeyen
gider tutarının hesaplamasında temel veri borçlanma maliyetidir.
Borçlanma maliyet oranı taraflarca belirlenmiş olsa bile inceleme elemanı
tarafından bu oranın doğruluğunun ortaya konması gerekmektedir.
Kanunla bize göre, örtülü sermaye uygulamadan şilen kaldırılmıştır. Bunun
nedeni, hesaplamadaki zorlukların yanı sıra, sınırın çok yüksek olarak
belirlenmiş olmasıdır. Sınır o kadar yüksektir ki, bu sınırın aşılması, ticari
borçlar ve kanun kapsamına girmeyen diğer borçlar da düşünüldüğünde, imkansız
hale gelmektedir. Aşılması demek, işletmenin mali yapısının iflası gerektirecek
kadar kötü olması anlamına gelecektir.
Kanunla birlikte aslında işletmelere, çok ciddi bir vergi teşviği sağlanmış
olmaktadır. Uygulama ile, sınırlar dahilinde, sermayeye faiz ödenmesi mümkün
hale gelmektedir. işletmelerin tek dikkat etmesi gerekli olan husus, borçlanma
oranı olmaktadır.
Transfer fiyatlaması ile örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine takılmayacak, bir
oran bu sorunu da ortadan kaldıracaktır.
KAYNAKÇA
Bayrak, Serbülent (2006). “Örtülü Sermaye Kavramının Yeni Tanımı ve Doğuracağı
Sonuçlar”, Vergi Sorunları Dergisi 210, (2006): 43-48
Erdem, Haluk (2006) “Örtülü Sermaye Konusunda Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu ile
Getirilen Hükümler”, iSMMMO Mali Çözüm Dergisi 76, (2006): 121-141
Kızılot, şükrü (2006) “Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nda Örtülü Sermaye, Yaklaşım
Dergisi” 164, (2006): 32-36
“5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Örtülü Sermaye” (2006) istanbul:
Pricewaterhouse
Coopers [çevrimiçi] http://www.vergiportali.com/doc/seminer/ortulusermayeank.pdf.
(Erişim Tarihi: 25.10.2006)
Tan, Mustafa (2006). “Yeni KVK Uyarınca Örtülü Sermayeye Konu Borçlar ve KKEG
Kaydedilecek Tutarın Hesaplanması”, Vergi Sorunları Dergisi 217, (2006): 58-67
NOT: Bu makale İstanbul SMMM Odası Çözüm Dergisinden (Sayı:78) iktibas
edilmiştir.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.