Ertuğrul Tuncer
Yeminli Mali Müşavir
Köker YMM Bağımsız Denetim A.Ş.
etuncer@kokerymm.com
Teknogirişim Şirketlerinin Çalışanlarına Verilecek Hisse Senedinin Ücret Olduğuna Eminmisiniz…
Şirketler için; Teşvik mi? Risk yüklenmek mi?
Aslında tekno girişim ya da yaygın tabiriyle “Start Up” teknoloji şirketleri öteden beri vergisel ve parasal unsurlarla desteklenmektedir. Bu konuda TÜBİTAK tarafından önemli eğitim destekleri ve parasal yardımlar yapılmaktadır.
7524 sayılı Torba Yasa ile Tekno Girişim Şirketlerinde kaliteli ve teşvikli istihdam yaratabilmek için getirilen ücret istisnası takdir edilecek bir düzenlemedir.
Zira, bu şirketler, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, katma değeri yüksek ürün ve hizmetlere dönüştürülmesi potansiyeli olan kuruluşlardır. Bunun için nitelikli istihdam kullanma ihtiyacı vardır. Yapılan düzenlemeyle, nitelikli girişimciliğin kaliteli personeli daha uygun şartlarla istihdam etmeleri hedeflenmektedir. Böylece uluslararası rekabet gücü olan, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetleri geliştirebilen teknoloji başlangıç firmalarının ortaya çıkması desteklenmektedir.
Ancak, yine “olmayacak şeyi oldurduk”, yasa terminolojisi, madde dizaynı, ifade içeriği, başka maddelerle ilişki gibi kanun ihdasında çok önemli konular ihmal edilerek yeni bir düzenleme yaptık..
Öncelikle belirtmeliyiz ki, madde düzenlemesi Gelir Vergisi Kanununda yanlış yerde ve amaç ile metin arasında şaşırtıcı bir çelişki üretecek biçimde düzenlenmiştir.
Çalışanlara verilecek hisse senetlerinin ücret niteliğinde olduğuna emin değiliz.
Ortaklık ilişkisi/ hukuku yaratmadan verilebilecek bir hisse senedi türünden mi bahsediyoruz? Böyle bir senet türü var mı? Yoksa bu uygulamaya mahsus bir pay senedi mi oluşturulacak?
GVK’da bu düzenlemeyi destekleyecek başka bir hüküm yok. Aşağıda göreceksiniz, buna en uygun düzenleme 63. Maddede yer almaktadır.
Yasanın oluşumunda var olan iyi niyeti bildiğimiz için konuyla ilgili görüşlerimiz bir eleştiriden ziyade, muhtemel uygulama sorunlarını ortaya koyarak tartışmaya açmaktır.
Düzenlemenin yapıldığı yer ve çelişkiler ile muhtemel sorunları tartışmaya açmadan önce yapılan düzenlemeyi görmemizde fayda bulunmaktadır.
Düzenlemenin şekli şöyledir;
MADDE 2- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Muaflık ve İstisnalar” başlıklı ikinci kısmının üçüncü bölümünün başlığı “Diğer Muaflık ve İstisnalar” şeklinde değiştirilmiş ve mülga 17 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Hizmet erbabına pay senedi verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerde ücret istisnası:
MADDE 17- Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterlere göre teknogirişim
şirketi niteliğini haiz işverenlerce hizmet erbabına bedelsiz veya indirimli olarak verilen ve ücret niteliğinde kabul edilen pay senetlerinin, verildiği tarihteki rayiç değerinin o yıldaki bir yıllık brüt ücret tutarını aşmayan kısmı gelir vergisinden istisnadır.
Şu kadar ki, hizmet erbabı tarafından bu şekilde iktisap edilen pay senetlerinin; iktisap tarihinden itibaren
- üç tam yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin tamamı,
- dört ila altı yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin %75’i,
- yedi ila on iki yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin %25’i,
vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.
Bu şekilde istisna nedeniyle zamanında alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, hizmet erbabına bedelsiz veya indirimli olarak verilen pay senetlerinin hizmet erbabı tarafından elden çıkarıldığı tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
KONUNUN AÇIKLANMASI :
Madde metni açık biçimde yazıldığı için konunun da açıklanmasına fazla ihtiyaç yoktur. Amaç, yüksek teknoloji konusu fikirlerin hayata geçirilebilmesi için bu alanda faaliyet gösteren şirketlere düşük maliyetli, kaliteli insan istihdamını sağlamaktır.
Gönülden destekliyoruz.
Ancak, vergicilik nosyonunun verdiği alışkanlıkla, sorun yaratacağını düşündüğümüz bazı hususları tartışmaya açmak istiyoruz.
PAY SENEDİNİN GETİRİSİ ÜCRET OLAMAZ.
- Madde, Kanunda yanlış yerde düzenlenmiştir. Düzenleme, GVK’nun mülga 17. Maddesi ihya edilerek gerçekleştirilmiştir. Eskiden göçmen ve mülteci muaflığını içeren bu madde, 4369 sayılı Kanunla, 1998 yılında – biraz da rekabeti bozduğu ve basit usul içinde değerlendirilmesinin daha iyi olacağı gerekçesiyle- kaldırılmıştır. Öte yandan, 17. Madde, GVK’nun muaflıkları düzenleyen kısmında yer almaktadır. GVK 63. Maddesi içerisinde bir fıkra olarak düzenlenseydi daha makul olacaktı.
- Yeni düzenlemede, madde metninde, “ücret niteliğinde kabul edilen pay senetlerinin … “ ifadesi havada kalmıştır. Yasa dilinde, “ücret niteliğinde kabul edilen..” şeklinde bir ifade kullanılacaksa, bunun hangi maddede ücret sayıldığı da açıkça belirtilmeliydi. Maddede, bu pay senetlerinin gelirlerinin değil, devir bedelinin ücret sayılacağı zikredilmiş ancak madde bu hususu düzenlememiş sadece “atıfta bulunur gibi” bir ifadeyle yetinilmiştir.
- Madde metninde düzenlenen husus, hizmet erbabına verilen şirket hisselerinin ücret niteliğinde olduğudur. Hisse senedinin değeri kadar ücret istisnası uygulanmaktadır. Hisse senedinin kendisi ücret niteliğinde kabul edildiği için, verilen pay senedinin iktisabında kısmi istisna uygulanmaktadır. Buna göre, şirketin çalışana vereceği pay senetlerinin rayiç değeri ücret sayılacak, bu ücretin yıllık brüt asgari ücret tutarı istisna olacak, aşan kısmı, verildiği tarihte ücret matrahına dahil edilecektir.
- Dolayısıyla, burada, bilinen manada bir ücret istisnası söz konusu değildir. Sadece, çalışanlara şirket hissesinin verilmesiyle aidiyet ilişkisi güçlendirilmek istenmiştir. Bu durum, yani pay senetlerinin ücret niteliğinde olması ancak ortaklık ilişkisi yaratmayan pay senetleri için geçerlidir.
- Gelir Vergisi Kanununda ücretin tanımı 61. Maddededir. Bu maddede, şirket pay senetlerinin çalışanlara verilmesinin ücret olacağına dair hüküm ikinci fıkrada yer almaktadır. Bu fıkraya göre, “bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartıyla kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş olması onun (ücret olması ) mahiyetini değiştirmez.” Eğer bu ifadeye dayanmak isteniliyorsa doğru bir yaklaşım değildir. Bu ifade, ortaklık ilişkisi oluşturmayan ve KAZANÇTAN PAY VERİLMESİ anlaşmalarını kapsamaktadır.
- Teknogirişim şirketleri A.Ş. olarak kurulmak zorundadır. Bu şirketlerin hisselerinin çalışanlara verilmesinde, ortaklık ilişkisi nasıl ortadan kaldırılacaktır? Yeni bir hisse senedi türü ihdas edilmelidir. Zira, mevcut senetler ortaklık ilişkisi yaratacaktır. O zaman da ücret sayılmayacaktır.
- Sadece, GVK 63. Maddesinde, ücretin değerinin belirlenmesiyle ilgili hükümler arasında, “Hizmet erbabına…….. sair surette sağlanan menfaatler, menfaatin emsal değerine göre değerlenir.” İfadesi bulunmaktadır. Çalışanlara bedava veya indirimli hisse senedi verilmesi bu düzenlemedeki menfaat tanımına -zorlayarak- sokulsa bile madde, sağlanan menfaatin emsal değerinin ücret niteliğinde olduğuna dairdir. Hisse senedinden elde edilecek menfaatin değil, doğrudan hisse senedinin (yani verilen hisse senedinin) değeri ancak bu fıkraya sokulabilirdi ama buna atıf yapılmamış ve fıkrada pay senedi verilerek sağlanacak menfaatten bahsedilmemiştir. O nedenle yeni düzenleme, GVK 17. Madde ıslah edileceği yerde bu fıkrayla ilintili biçimde olsaydı bir çok ihtilaf önlenebilirdi.
- Bu durumda, yeniden düzenlenen GVK 17. Maddesinde yer alan “çalışanlara verilen ve ücret niteliğinde kabul edilen” düzenlemesi yasal bir boşluk yaratmaktadır. Zira;
- Verilen hisse senedi, Ticaret Hukuku kapsamında bir ortaklık ilişkisi yaratacaktır. Bu yönüyle, 61. Madde kapsamında değerlendirilemez. Böyle bir senedin karşılığında, hizmet erbabına sağlanacak menfaat ücret değildir. Öyle olunca da, ücret istisnası söz konusu olamayacaktır.
- 63. Madde uyarınca, sadece senedin emsal değeri, ÜCRETTİR. Bu tür bir ücretin, yapılan yeni düzenleme kapsamında olduğu iddia edilemez. Verilecek hisse senetlerinin, ortaklık ilişkisi yaratmadığı (intifa senetleri gibi) ileri sürülecek olsa bile hisse senedi verecek şirketin sermaye yapısının da buna uygun olması gerekmektedir.
- Verilen pay senedi “ortaklık ilişkisi” yarattığı sürece bu senetlerin bedeli ücret olarak kabul edilemez. Tarhiyata açık bir istisna uygulaması olarak kalacaktır.
- Pay Senedinin verilmesi bir “menfaat temini” sayılırsa, GVK 17, 61, 63 maddeleri birbiriyle çelişecektir.
- Yeni düzenlemede, çalışana verilecek Pay Senetlerinin, “RAYİÇ” bedellerinin ücret sayılacağı belirtilmiştir. Bunun rayici yoksa iktisap veya emsal değer belirlenmesi yoluna gidilecektir. Hisse senedinin rayiç ya da emsal değerinin, çalışanın bir yıllık brüt ücret tutarının üzerinde olması tekno girişim şirketlerinde kolay rastlanacak bir durum değildir. O nedenle, büyük ihtimalle, senet değerinin tamamı istisna kapsamında değerlendirilecektir.
- Şayet verilen kar payları ortaklık ilişkisi yarattığı için ücret kabul edilmez ise ücret matrahı değişecek ama bu defa işin içine Veraset ve İntikal Vergisi girecektir..
TEKNOGİRİŞİM ŞİRKETLERİ CEZALANDIRILMAKTADIR.
Maddenin düzenlenmesinde klasik maliye muhafazakarlığı etkisini göstermiş, “ şirketlere verilen teşvikin kötüye kullanılmasını önlemek isterken, sorumluluğun tamamını yine şirkete yüklemiştir.” Üstelik, şirketin bu konuda yapabileceği fazla bir şey yokken, ödenmemiş vergiler, normal zaman aşımını da aşan bir sürede şirket tüzel kişiliğinden aranacaktır.
Bu uygulama, düzenleniş biçimi itibariyle bir defaya mahsus bir düzenlemedir. Hizmet erbabının yıllık brüt ücreti değerinde bir pay veya “menfaat” alması öyle kolay ve sıradan bir iş değildir. Dolayısıyla,istisna konusu kabul edilen bir maaş ikramiye gibidir. Bir çok kişiye yapılır ama aynı kişiye birden çok yapılaması çok küçük ihtimaldir.
Sermayesi çok sayıda paya bölünmüş ya da halka açık şirketler için tekrar tekrar uygulanabilir. Ama dağıtacak kadar sermaye payı bulunan Start Up şirket var mı bilemiyoruz..
Maddenin bu kısmını bir kez daha görelim;
“…Şu kadar ki, hizmet erbabı tarafından bu şekilde iktisap edilen pay senetlerinin; iktisap tarihinden itibaren
- üç tam yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin tamamı,
- dört ila altı yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin %75’i,
- yedi ila on iki yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin %25’i,
vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faizi ile birlikte işverenden tahsil edilir.”
Buyurun bu ifadeyi birlikte yorumlayalım;
- Hisse senedini iktisap eden kişi şirketin çalışanıdır. Bu kişiler genellikle, zeki, iyi yetişmiş, sürekli gelişen, yurt içinden ve dışından kolayca teklif alabilen kişilerdir. Bu personelin bu şirkete en az üç yıl süreyle bağlanmasını beklemek ticari hayatın da çalışanların da özelliğine uygun değildir.
- Verilen teşvik, hisse senedinin kar payı ile değil, verilen senedin iktisap değerindeki indirimle ilgilidir. Yani bir ücret teşviki yaratılmak istenmiştir. Bu indirim/istisna, senedin rayiç değeri üzerinden hesaplanacak ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmayacak bir vergi dışılığıdır. Senedin “rayiç değerinden” hareketle hesaplanması VUK’un 279. Maddesindeki düzenlemeye uygun değildir. O maddeye göre, menkul kıymetlerde iktisap bedeli ön plana çıkmaktadır.
- Düzenlemeye göre, istisna edilen ücret tutarına ait vergi, pay senedinin 3 yıl içerisinde elden çıkartılması halinde gecikme zamlı olarak şirket tüzel kişiliğinden aranacaktır.
- Teknogirişim şirketlerinin hedefi yeni fikirlerdir. İşin başında kazanç elde edip etmeyeceği belli değildir. Dolayısıyla verilecek senedin değeri belki de istisna edilecek değerden daha düşük olacaktır.
- Bu madde ile getirilen istisna, BİR YÖNÜYLE de, şirketin verdiği pay senedinin devir değerindeki düşüklükle ilgilidir. Şirkete, hisse senedi satışından doğması gereken kazancı da vergi dışı bırakmaktadır. “Ücret sayılan.. , bedelsiz veya indirimli…istisna…” ifadelerinden bu sonuca varılmaktadır.
- Hisse sahibi hizmet erbabının pay senedini belirtilen sürelerde elden çıkartması halinde, şirketin senet devrinden doğması gereken kazancın istisna edilen vergisi de geri istenebilecektir.
- Hizmet erbabının, işten ayrılması durumunda, senedin şirkete iade edilmesi (veya edilmemesi) halinde, şirket, daha önce istisna edilen değeri telafi ederek, ücretten alınmayan vergiyi gecikme faizi ile birlikte ödemek zorundadır.
- Maddenin bir diğer amacı çalışanları şirkete ortak ederek aidiyeti sağlamaktır. Bu ise hisse karşılığı kar payı talebini yaratacaktır. Ortaklık ilişkisi nedeniyle de senedin iktisabı ücret sayılmayacaktır.
- Bedelsiz ya da indirimli senet iktisap edilmesi durumunda, şirkete bağlılığın 3 yıldan 12 yıla kadar zorunlu (şart) hale getirilmesi, başta Anayasa olmak üzere, iş hukukuna da aykırıdır.
- Çalışanın şirketten ayrılması halinde, pay senetlerini şirkete iade etse bile “elden çıkartma” sayılacak mıdır? Şirket, bu durumda da zamanında hesaplanmayan ücret vergilerini zamlı olarak ödemek zorunda mıdır? İade tarihinde şirket hisselerinin rayiç ya da emsal değeri alındığı tarihteki değerden daha düşükse ne olacağı belli değildir?
- Maddede yer alan “üç tam yıl” ibaresi tartışma konusu olacaktır. Burada ifade edilen şey takvim yılı değildir. Zira iktisap yıl içinde gerçekleşecektir.
Anlatmaya çalıştığımız şey özetle şöyledir;
- Getirilen istisna, teknogirişim şirketlerinin çalışanlarına düşük bedelle pay senedi verilebilmesine ilişkindir.
- Pay senedinin değer noksanı, asgari ücretin yıllık tutarı kadar olacaktır. Bu tutar aynı zamanda çalışana verilen bir ücret niteliğindeki menfaatin istisna edilen tutarını göstermektedir.
- Pay senetlerinin 3 yıldan önce veya 3 yılla 12 yıl arasında elden çıkartılması halinde, ücret istisnası olarak iktisap tarihinde alınmayan vergiler, faiziyle birlikte iş verenden istenecektir.
Bu uygulama için tereddüt edilen hususlar şunlardır;
- Teknogirişim şirketlerinin çalışanlarına vereceği hisse senetleri ücret sayılabilecek midir?
- Pay senetlerinin rayiç değeri mi, emsal değeri mi yoksa iktisap değeri mi? geçerli olacaktır?
- Şirkete iade edilmeyen pay senetlerinin elden çıkartılmasında şirketin objektif sorumluluğu nasıl belirlenecektir.?
- İşten ayrılan hizmet erbabının pay senetlerini şirkete iade etmesi durumunda da “elden çıkartma” sayılacak mıdır?
- Pay senetlerinin 3 yıl ile 12 yıl arasında elden çıkartılmasında vergileme yapılması “teşvik” kavramıyla nasıl uyuşacaktır?
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.